13 Nisan 2010 Salı

Kitap okumaya bayılıyorum daha doğrusu okumayı çok seviyorum herşeyi okuyorum.Oldukça büyük bir kütüphaneye sahibim.Düzenli okumaya ortaokulda kütüphaneden aldığım kitaplarla başlamıştım.Öyle ki kütüphaneden aldığım
kitabı ertesi gün okunmuş vaziyette teslim eder yerine yenisini alırdım. Tabi bu arada dersler hak getire.Hiç bir zaman çalışkan bir öğrenci olmadım ne yalan söliyim hep zarzor geçtim sınıfları:)
Çok kitap okudum çoook.Her türlü kitabı okudum.Ama en sevdiklerim içinde güzel aşk hikayeleri olan romanlar:)Genç kızlık dönemimi İpek Ongun'un kitaplarıyla özellikle "BİR GENÇ KIZIN GİZLİ DEFTERİ"serisiyle geçirdim ve buna benzer birçok kitapla.Duygusal olan herşeyi seviyorum yaaa...

Bu arada bu serinin kitaplarını seven takip eden var ise serinin 9.kitabı
"YA SEN OLMASAYDIN" kitabevlerinde:)



Nermin Bezmen'in kitaplarını okumaya ilk "SIR" adlı kitabıyla başladım. Öyle kaptırmışım ki kendimi soluksuz bir şekilde okudum ve 2 günde bitirdim.
İnanılmaz akıcı bir dille yazılmış aşk dolu bir kitap okurken kendimi başka zamanlarda buldum.SIR'rın devamı olaral yazılan "AURORA'NIN İNCİLERİ"de bende aynı etkiyi bırakan bir kitap oldu.Kitap bittikten hemen sonra Nermin Bezmenin diğer kitaplarını araştırdım.90'lı senelerde yayınlamış olduğu geçen senede baskısını yenilediğini öğrendiğim gene birbirini takip eden "KURT SEYT&SHURA ve KURT SEYT&MURKA"adında 2 kitabının olduğunu öğrendim ve hemen kendimi bir kitabevine attım.2 kitabıda hiç düşünmeden aldım.İnanılmaz güzel bir hikaye.Ben balık burcu olmamdan kaynaklana derin hayal gücümünde sayesinde uzun zaman etkisinden çıkmamadım. Eğer halen Nermin Bezmenin hiç kitabını okumadıysanız bir solukta okuyabileceğiniz kitapları tercih ediyorsanız şiddetle tavsiye ederim.

96 'ncı yaş gününde sonsuzluk uykusuna daldığında ne yaşı okunuyordu yüzünden ne yaşadıkları; aşkı baş tacı kaderi en büyük rakibi olmuş muhteşem kadının. Sadece, muzipçe gülümsemekteydi. Planlı çıkmıştı son yolculuğuna çocuklarına ve torunlarına çözülmek üzere bıraktığı sırların yaratacağı şoku bilerek. SIR tarihi dokusu içinde romantizm ve cinsellikle beslenen keyif ile hüznü ihtiras ile melodramı seviştiren bir öykü. Kahramanlarının birbirine estetik bir erotizmle örülmüş SIR 'larıyla beraber aşkı cinselliği bir kez daha sorgulayacak belki kahramanlardan biri olmak isteyeceksiniz. Belki de... siz zaten onlardan birisiniz.


“Sır“ın devamı... Bir tiyatro oyunu gibi hazırlanmış süprizlerle dolu serüvende kendi iç dünyasını kadınlığını kocasıyla ilişkilerini sorgulayan genç kadının babaannesinin romantizm ve cinsellikle beslenen keyif ile hüznü ihtiras ile melodramı seviştiren hayatını tekrarlamaya cesareti olacak mı? Onun aşklarına kayıp bebeğine ve AURORA´NIN İNCİLERİ´ne ulaşmaya çalışırken kendi iç dünyasındaki yolculuk genç Hüma´yı hangi limana atacak? SIR´ın devamı olan bu roman size bir kez daha nine ve dedelerinizin de bir zamanlar tutkulu ve ihtiraslı aşklar yaşamış olabileceğini hatırlatacak.

Çarlık Rusyasının debdebeli yaşantısından Bolşevik ihtilali ile İstanbul 'a sürüklenen hayatları anlatıyor. 1892 'nin Yalta 'sından St. Petersburg 'un saltanat günlerine Karpatlar cephesinden ihtilalin cehennemine ve nihayet işgal altındaki İstanbul 'a 1920 'lerin Pera 'sına macera dolu bir yolculuk yapacaksınız. Onlarla beraber polkaların troykaların sihirli alemini ihtilalin acımasızlığını parçalanmış Osmanlı İmparatorluğunun son günlerini yaşayacaksınız.

Kurt Seyt 'in çocuk yaştaki eşi Murka 'nın hem kocasını anlamak hem hayatı göğüslemekteki mücadelesini okurken romanın kahramanlarına kâh kızacak kâh acıyacaksınız... Ve onlarla gülüp onlarla ağlayacaksınız.
Kapanan sınırların birleştirdiği iki insanın aşklarına rağmen aşamadıkları yalnızlığı ve anlaşılmazlığı gururun sevgiyi yoran inadını ve kaderin ne kadar acımasız olabildiğini anlatmaya devam ediyor "Kurt Seyt & Murka".
Seneler süren araştırmaların ışığında nakış gibi işlenen detaylar tarihin sessiz kalmış gerçekleri titizlikle aktarılan karakter tahlilleri ve gerçekçiliğin vuruculluğu ile Kurt Seyt & Murka yine düşlerinizde canlandıracağınız yine satırlarında kendinizi bulacağınız bir yaşam ve ölüm hikâyesi. Elinizden bırakmak istemiyeceksiniz.


Şu anda DAN BROWN'un KAYIP SEMBOL adlı kitabını okuyodum yarısındaydım dün D&R 'da Nermin Bezmen'in yeni kitabını görünce dayanamadım aldım önce onu okucam sonra Kayıp Sembol'e devam edicem:))

Doğum Fotoğraflarımız...

 

Fotoğraflara , kitaplara ve teknolojik aletlere oldum olası meraklıyımdır.Fotoğraf çekmekten(çekilmekten değil) çocukluğumdan beri büyük keyif alırım.Yaklaşık 10 yaşında kendime bir tarz bile edindiğim söylenebilir.Eskiden digital makinelerden evvel 36’lık film alıp çeker çeker dururdum ne çıkacağını bilmeden tamamen şansa. Büyüdüm digital makineler çıktı hemen kendime bir tane aldım.Daha sonra daha iyisini buldum onu aldım,almanın hiç sonu olmadığını bile bile.En son aldığım ( şu anda da kullandığım)makinem kompakt bir makine 10,5 mp. Artık bu da kesmiyor beni. 

Hamileliğimde en çok baktığım resimler Doğum Fotoğrafçılığı ile ilgiliydi. Bir çok fotoğraf sanatçısının web sitelerinde çektiği resimleri inceledim. Hiç biri beni Çiseren Korkut’un çektikleri gibi etkilemedi. Hamileliğin getirmiş olduğu inanılmaz hormonlarla ve balık burcu olmamın verdiği inanılmaz sulu gözlülüğümle resmen her gün web sayfasına girip çektiği resimlere bakıp duygulanıp ağlıyordum. Eşimle konuştum doğum fotoğrafları çektirmek istediğimi ve bunun Çiseren hanımın çekmesini istediğimi söyledim,eşimden onayı aldığım gibi telefona sarıldım ve kendisini aradım. Birbirimize çok yakın oturuyorduk ve görüşebileceğimizi söyledi. Kendisiyle görüştüğümüzde benimle aynı yaşlarda çok güzel bir hanım vardı karşımda. İnanılmaz pozitif bir enerji veriyordu. Kahvelerimizi içerken, sanki ilk kez karşılaşıyormuş gibi değilde 40 senelik arkadaşlar gibi  epey uzunca sohbet ettik. Evet fotoğraflarımız kesinlikle Çiseren çekmeliydi ama doğum şeklimiz belli değildi. Oğlum iri bir bebekti,ben normal doğum istiyordum ve oğlumun hesaplanan tarihte gelip gelmeyeceği belli değildi. Çiseren’le doğuma yakın zamanda telefonlaşmak üzere ayrıldık. Yaklaşık 2 ay sonra
Doktorumuzla doğum tarihimizi 22 Ocak olarak belirledik. Çiseren’e tarihi bildirdiğimde o güne çekimi olacağını öğrendim.O da ben de bu çekimi yapmak istiyorduk ama nasıl?


İkimizin aklından geçende aynı olacak ki birbirimize aynı teklifi sunduk. Evet Çiseren önce Bakırköy Acıbadem Hastanesinde bizim doğumumuza girecekti,daha sonra 2.doğumunun çekimleri için koştur koştur Maslak Acıbadem Hastanesine gidecekti ve bizim çekimimizin devamını ertesi gün yapacaktı. İnanılmaz rahatlamıştım. Sağ olsun sabah erkenden bizimle birlikte hastanede idi. Doğuma girdi ve çirkin oğlumun bu güzel karelerini çekti ,ben uyanmadan gitmişti. Ertesi gün dışarıda lapa lapa kar yağarken gene yanımızda,hastane odamızda ki kalabalığa  rağmen büyük sabırla basmaya başladı denklanşöre ve çok güzel resimler çekti.
Fotoğrafa zaten meraklı olan ben daha da merak saldım ve bende gerçekten daha doğru ve güzel resimler çekmeye karar verdim ee tabi bunun için profesyonel bir makine edinmem gerekiyordu. Eşim istediğim makineden daha da üstün bir makine hediye edeceğine söz verdi. Ben de bu işi nasıl öğrenirim diye araştırmaya başladım ve fotoğraf atölyelerinin olduğunu öğrendim. İnşallah makinem geldiğinde güzel fotoğraf çekme tekniklerini öğreneceğim.
Çekeceğim resimlerin hiçbir zaman Çiseren’in çektikleri gibi özel ve güzel olmayacağını biliyorum. Demir’in ilk doğum günün dede bütün sıcaklığı samimiyetiyle yanımızda olacağına  ve o özel anın da muhteşem karelerini yakalayacağına eminim.