30 Aralık 2010 Perşembe

montessori yöntemi...

Montessori yöntemi diye bir eğitim sistemiyle tanıştık
İçinde bu yöntemi anlatan bir kitap aldım okudum çok beğendim sıra geldi bunu Demir'e uygulamaya:)
Kitapta geçen aktivitelerden şu andaki durumumuza uygun olan Süpriz Sepeti seçtim
yapmam gereken bir sepetin içine değişik materyaller toplamak ve bu sepeti Demirin önüne koymak ve birlikte güzel zaman geçirmek...
Sepeti hazırladım,bütün oyuncakları ortadan kaldırdım ve Demiri annemden alıp eve getirdim herşey şahane birlikte sepeti inceledik ,Demir hepsiyle tek tek ilgilendi buraya kadar şahane dimi:)
Babamız geldi sepet önümüzde bir anda Demirin ağzına birşey soktuğunu ve zorlandığını gördük ödümüz koptu
sepete koyduğum materyallerden plastik bir parçayı dişleriyle bir güzel kırıp yutmuştu
Allahtan çok ufak bir parçaydı ama eşimden azar işitmeme yetti ,normal şartlarda tehlikeli olmayan bir parçayı Demir tehlikeli bir hale sokmuştu. Ertesi gün bez kontrolune başladık parça çıktımı çıkmadımı diye .
çok şükür sabah ilk bezde gördükte rahatladık .
İlk Montessori yöntemi maceramız böylelikle sonlandı. Şimdi sepete koyacağım ve Demirin tehlikeli bir duruma sokamayacağı materyalleri düşünmekle yetiniyorum bulduğumda mutlaka fotoğraflı bir şekilde paylaşacağım:)

27 Aralık 2010 Pazartesi

Yeniden Merhaba;

Off şöyle bir baktım da ne kadar ara vermişim yazmaya inanamadım. Zaman ne kadar çabuk geçiyor.Yaşanmışlıkları kaydetmeye ara vermemek lazım.
Bugun hayata dair çıkardığım ders hayatı ertelememek ve gerçekten dolu dolu yaşamak deyimini  tam anlamıyla ifade etti bana .
O yüzden yoğun iş tempomdan dolayı yazmaya  (istemeden) ara verdiğim bloguma geri döndüm  ve
kaldığım yerden yaşanmışlıkları kaydetmeye devam etmeye geldim.
İlk post yarın:))
Sevgilerimle
Esra

27 Eylül 2010 Pazartesi

Bir Günayın'da Demir'den gelsin :)

 
Hıııı eyvah yakalanık ifadesi yokmu :)
Fotoğrafı çektikten sonra biz bol bol bakıp gülük  sizlerlede paylaşmak istedim 
Demir emeklemeye başladıktan sonra evimizeki düzenimiz yavaş yavaş değişmeye 
Demir kural ve düzenleri hakim olmaya başladı. 
Artk hiç birşey eskisi gibi olmayacak:))
Evdeki kabloların hepsi saklandı . 
Saklandı saklanmasınada Demir napıyo ediyo bi yerden bi kablo buluyor vee mutlu soon direk ağıza.

Bugun eve gerekli olan güvenlik malzemelerinden alacağım
Kapı stoperi
Dolap ve çekmece kilidi
Priz emniyeti ve
Köşe koruyucu vs.

Tehlikeli olan her yer ve her şey Demirin direk olarak ilgi alanına giriyor .
Emeklemeye başlamasıyla birlikte afacanlıkla  yaramazlık arasında gidip geliyor.
Kağıt görmesin çıldırıyo ve inanmıcaksınız belki ama eğer kağıt gördüğünü farketmezsek (ki bu saniyeler içinde gerçekleşiyor ) kağıt yiyor ağzını açıp zor çıkarıyoruz .
Biz görmeden epey kağıt yemişliği vardır heralde:)
Eskiden bunu söyleyen birini duysam "ne kadar ilgisiz " diye düşünürdüm önyargılı olmamak lazımmış ben ve annem o kadar dikkatli olmamamıza rağmen canım oğlum ağzına bişiler sokmayı beceriyor


GÜNAYDIIIIIIIIIN....:))

GÜNAYDIIINN..
Güzel bir gün dilerim herkese...

24 Eylül 2010 Cuma

Hastane odası düzenleme...

İşim gereği her yerdeyiz,
Düğün,Doğum,Kutlama,Cenaze açıkçası insanın olduğu her yerde varız.

Bu sefer keyifli ve ufak bir hastane odası düzenlemesi. Malum artık çoğu hastane çiçeği kapısından içeri sokmuyor bu hastanee onlaran biri bu yüzen müşterimiz tercihinin çiçek olmasına rağmen hastanenin prosedürüne takılıp çiçeksiz bir düzenleme yaptık.
Sabah erkenden hastaneye gittik ve işimize başladık.
Bol tül ve bol balondan oluşan  bir düzenleme istediler bizde elimizeki görselleri paylaştık , 
sonuç olarak aşağıdaki resimleri bulunan bir süsleme çıktı ortaya.Sonuçtan karşılıklı memnun olarak hastaneden ayrıldık...:)) 





20 Eylül 2010 Pazartesi

Okul çocuğu gibi heyecanlı...

Ayy resmen heyecanlıyım ya
Sanki ilkokula başlıyorum:)
Yarın amatörce ama daha iyi fotoğraf çekebilmeyi öğrenebilmek için bir de yeni makinemin doğru kullanabilmek için 5 haftalık bir fotoğraf  eğitim atölyesine başlayacağım ama içim pır pır eee nee olsa okul biteli öğrencilikten çıkıp gerçek hayata atılalı epey oldu:)
Şimdi ise kısa bir süreliğine bile olsa eğitim almak heyecanlandırıyor , demek ki okulun kıymetini daha iyi anlıyor insan yaş ilerledikçe...
Bakalım yarın ilk dersime gireceğim.
Profesyonel değil sadece amatör çekimlerimin daha iyi olmasını sağlamak için başlayacağım bu işte başarılı olabilecekmiyim
Sabırsızlık ve heyecanla bekliyorum...

20 Eylül 2010 Pazartesi Günaydıııın!!!

Gunaydiiiiin
Saat 07:25
Bu sabah yepyeni bi gune uyanirken kararimi vermistim butun fazlaliklar gidicekti...
Bunun icin de bugunden itibaren diyet durumuna gecilmeliydi ve bugun pazartesi olduguna gore bundan daha uygun bi zamanlama olamazdi heralde,ilk etapta 10 kg vermem gerekiyo biraz sabirli olsam gyet iyi olucaak
Gecen sene hamilelikti falan derken cok birakmisım kendimi cook.
Resmen baska bi esraa olmusum:))
Kilo veripte eski kiyafetlerime girebilmeye basladigimda uzun suredir elbise giydigimi, jean giyip uzerine bi t-shirt cekip evden cikmanin rahatliginin nasil bir duygu oldugunu coktaan unutmusum. Malum doguma kadar 25 kg aldim az buz diil gecici bir durum oldugu icin 3-5 parca kiyaafetle gecirmeye calistim genelliklede kurtaricim elbiselerim ve ugg larimdi.
Ama artik eski esranin geri donme vakti geldi.
Ilk is tabiiki kilo kaybedilmeye mahkum 10 kg arkasindan saclarda degisim :)) ve bu arada gardroba eklenicek yeni cicisler :)

 Yaziyi yazarken saatin biraz ilerlemesini bekliyorum  demiri anneme birakmak icin sonra hemeen ise
bir dolu is vaar!!!
 Bu arada insanin eviyle isinin yakin olmasi muthis ya benim evimle isimin arasi 200-300 metre.  Aslinda varya buyuk bi kesim isine yurume mesafesinde yaşasa trafik denilen cilginlik kesinlikle daha az ve sakin olurdu.
 demir de  perdenin altina girmis zavaalli perdeyi bi otaraaafaa bi bu tarafa cekistirip ceeee yaapiyo bana canım oğlum benim yaaa:))...

18 Eylül 2010 Cumartesi

Mutfak Hikayeleri...16 eylül 2010:)

Yaa şu yemek işi bazen çok zor bazense inanılmaz kolay oluyor
Bunun en büyük sebebi ise eşimin inanılmaz derecede yemek seçmesinden kaynaklanıyo,yok sa benim yemek yapmam yemem hiiç sorun değil . Ağzımın tadını ii bilirim herşeyi seve seve yerim (kapuska hariiiiç) pis boğaz değilimdir yani kesinlikle:)
Ama iş eşime yemek yapmak olunca işin şekli epey bi değişiyor ne yaparsan yap mutlak suretle bir kulp buluyor yağlı,yağsız,sulu,susuz,tuzlu,tuzsuz vs.
eğer kafamda önceden belirlemediğim bir yemek yoksa o akşam pratik çözümler devreye giriyor ki bu genelde ekmek arası-kahvaltı tadında oluyor ve tabiikide benim kurtarıcım oluyor
çok severek yemiyor arada burun kıvırıyor ama napıım hem çalışıyorum ,hem çocukla ilgileniyorum hem yemek yapıyorum üstüne üstük herşeyide yemeyen bir eşe sahibim e bu durumda bazı akşamlar yemek konusunda kaytarıyorum... geçen akşamın menüsü sucuk ekmekti:)) biliyoruum sağlıklı diil ama napıım değişiklik olsun dedim:)))

9 Eylül 2010 Perşembe

İYİ BAYRAMLAAAR...



OĞLUMLA İLK BAYRAMIMIZ
İNŞALLAH GÜZEL GÜNLER HEPİMİZİN OLUUR
HERKESİN BAYRAMINI EN İÇTEN İLEKLERİMİZLE KUTLUYORUZ
HER GÜNÜNÜZ BAYRAM TAINA GEÇSİN
SEVGİLEEEERR...

2 Eylül 2010 Perşembe

Yaratıcılık budur ....

hepsine tek kelimeyle ba-yıl-dıım...
nasıl bir yaratıcılıktır bu, nasıl akla gelip yapılmıştır
gerçi bazı yetenekler içten gelir ve doğuştanır ama 
 böyle bir yetenek az da olsa bende de olsaydı hiç fena olmazdı yani:)
kız kardeşim face'ten yollamış bana bu resimleri
nereyse 1 haftadan fazla oldu fırsat bulupta bakamadım.
dün akşam baktınmı diye sorunca merak ettim ve daha önce bakmadığıma pişman oldum.

1 Eylül 2010 Çarşamba

:))

BİM BAM BOOOM ÇOK ŞÜKÜR DOSTLAR
ARTIK BENİMDE BİR CANON'UM VAAAR:))

Ayıptır söylemesi 3.evlilik yıldönümü hediyem olur kendisi
çook istiyordum sağolsun eşim hediye olarak almış çok sevindim tabiikide
bunan sonra bol post bol foto var anlıyacağınız:)


01 EYLÜL 2007-01 EYLÜL 2010



Vay bee zaman ne kadar çabuk geçiyor.
Ömür bitiyor anca takvime baktığımızda farkına varıyoruz.
Bugun evleneli taam 3 sene bitti. 3.evlilik yılönümümüzde 3 kişilik bir aileyiz artık. 
Canım eşimle bundan 6 sene evvel ortak arkadaşlarımız sayesinde tanıştık 1'er sene arayla söz, nişan derken 2007 yılı 1 Eylül 16:45'te Yunus Emre Kültür Merkezinde birbirimize "EVET"dedik.İyi ki de demişiz:)
Şu ana kız kardeşim bizim için güzel bir pasta  yapıyor (resimlerini eklerim), 
oğlum anneannesine cinnet geçirtiyor, 
eşim işlerle koşturuyor, 
bende bugunkü iş yoğunluğumun ardından sakinliğin tadını çıkararak eşime aldığım hediyeyi paketliyorum.

Takvimden 1 gün daha geçti ,
bakalım yarın bize neler gösterecek.



31 Ağustos 2010 Salı

Geçenlerde dergi raflarında rasladığım bir dergiye ba-yıl-dıııım...
İçinde anne,bebek,çocuklarla ilgili bir çok yeniliği bulddum severek ve ilgiyle okudum paylaşmadan da edemedim:)





ALL for Kids - Aylık Çocuk Alışveriş Dergisi


Moda dünyasına yenibir soluk getiren All Dergisi'nin eki olmaktan çıkıp, rüştünü ispat etmek için bayi raflarına çıktı.Moda ve alışveriş dergisi ALL'un eki olarak beş ay boyunca yayınlanan ALL for Kids dergisi, kısa sürede büyüdü. Kendi ayakları üzerinde duran ALL for Kids, bağımsız bir dergi olarak bayilerde satılmaya başlandı. Piyasada çok sayıda çocuk dergisi vardı ama zamanı olmayan annelere bol ürün ve marka çeşitliliği sunan bir dergi yoktu. ALL for Kids işte bu eksikliği dolduruyor. Aslında ALL for Kids rüştünü ispat etti. Artık bayilerde büyümek istiyor.


Türkiye'nin ilk çocuk alışveriş dergisi ALL for Kids, 5 ayda büyüyüp bağımsızlığını ilan etti. 



Eğer digital ortamda okumak isterseniz burdan tüm sayılarına ulaşabilirsiniz.


Bunlara göz atmaan geçmeyin derim...



Frenchbull tabaklar;  Orjinal sitesi için tık tık:) , türkiye satışı için tık tık:))

 

Unnado özel alışveriş kulubü;
Anne , bebek ve çocuklara özel alışveriş kulübü için tık tık:))

Tırtılkids kitabevi;
Bebek ve çocuklara dair aradığınız tüm kitapları bulabileceğiniz süper bir kitabevi online satışı mevcut bakmadan geçmeyin derim.

Artikel deko;
Evinizde basit 1-2 hareketle farklılaştırmak isterseniz tık tık:))

Kesinlikle en kısa zamanda bu kalemlerden alıp hemen 1-2 t-shırt yapacağım.
Ba-yıl-dııımmm:)) buradan inceleyebilirsiniz:)


3 Ağustos 2010 Salı

Diş Takvimimiz...

İLK DİŞİMİZ;
ALT SOL SANTRAL KESİCİ 
4 TEMMUZ 2010 PAZAR GÜNÜ 
TEŞRİF ETTİ DEMİR BEYİMİZİN AĞZINA.
2.VE 3. DİŞLERİMİZ;
ÜST 2 SANTRAL KESİCİLER İSE 
23 TEMMUZ 2010 CUMA GÜNÜ 
YERLERİNİ ALDILAR:)



İşte Geldim Burdayıııım...

En son 4 haziranda post yazmışım .
Ufff epey zaman geçmiş üzerinden o günden bugune hemen bir özet geçeyim.
Evet taşınma işi bitti , evlenenler erdiler muratlarına düğünler bitti ve bu temponun sonunda attık kendimizi yazlığa. Daha doğrusu annem ,Demir ve kız kardeşim attılar. Ben ve eşim sürekli göçebe modundayız bu yüzdende evimizdeki yerleşme işimiz tam bitmedi. 
Yani yerleştikte ufak tefek eksikleri tamamlayamadık .
Umaırım bayrama kadar detaylarda biter ve evimize tam anlamıyla yerleşmiş oluruz.
Eve girmeden evvel banyomuzu yeniledik bir tek aslında sırada mutfak var bizi sarsmayacak bir bütçeyle mutfağımızı yenilemek istiyoruz bugunlerde. 
Ağır hatta çok ağır bir şekilde ilerliyoruz ama olsun en azından durmuyoruz.
Önümüzdeki günlerde evin eski ve yeni halinin görsellerini paylaşıcam.:) 

Dediğim gibi ben ve eşim bu yazı kaçamak haftasonu tatilleriyle yazlıkta geçirdik.
Yani adamakıllı dinlenemedik.
Yeni bir mağaza açtık burdada bir yığın tadilat ıvır zıvır la uğraştık ki 
sıcaklarla birlikte epey bunaltıcı oldu.
Bayram sonrasında güzel bir açılış yapmak istiyoruz ama bakalım kısmet. 


Demir'de epey değişiklikler var mesela;
artık oturuyoruz , dönüyoruz, çenemiz çok düşük gevezelik ediyoruz, 
mama ve su isteklerini "mam" ve "bua" olarak beyan ediyoruz, 
biri ağzına bişi götürmeye kalktığında hemen atlayıp kapmaya çalışıyoruz,
çirkin olmayı öğrendik vs.
aaaaaa en önemlisini unuttum 1 altta,2 üstte olmak üzere toplam 3 adet dişe sahip olduk:)
6.ayımız bitti gelişimi gayet iyi gidiyor çok şükür .
Suyu çok çok seviyor hergün mutlaka ya havuzuna ya denize giriyor.Banyoyu saymıyorum bazen annem günde 2 kere banyo yaptırıyor .Yani anlayacağınız Demir'in keyfi çok yerinde.
Ama benim acil hemde çok acil dinlenmeye ve tatile ihtiyacım var. 2 günlüğüne bile olsa bi yere kaçıp dinlenmek istiyorum ,hiç bişi yapmamak tüm gün miskinlik etmek istiyorum.
Eşim bayramda tatile gidelim dese de imkansız gibi gözüküyor .Çünkü bizim işimiz gereği bayramlarda çalışıyoruz belki hemen bayram ertesine 2-3 günlük bir kaçamak yaparız.
Bu arada haftasonları yazlığa gittiğimiz için oğlumuzu çoook özlüyoruz ,teknolojinin nimetlerini kullanarak sürekli resim ve videolarla özlemimizi dindirmeye çalışıyoruz ama nafile.Neyse ki az kaldı sıcakların azalmaya başlamasıyla birlikte annemler dönerler.Burası çok sıcak olduğu ve Demir de toplu bir bebek olduğu için ordalar.1-2 günlüğüne İstanbul'a geliklerinde Demir inanılmaz bunaldı.Ter içinde kalıyo yavrum resmen sıcaktan uyuyamıyo burdayken o yüzden onun iyiliği için bu yazı ayrı gayrı geçirdik.
Bende yaz rehavetiyle birlikte blogumu epey boş bırakmışım bundan sonra hergün burdayım:))


4 Haziran 2010 Cuma

sonuna bitti taşındım...

Taşınmak mı bi dahamı büyük konuşmıyım ama uzunca bir süre sanırım artık böyle bir düşüncem olamaz.
Hatta eşim abartıp Dolmabahçe Sarayını verseler hiç biyere bi daha taşınmam diye söylenip uruyo.
Allahım o küçücük evden neler çıktı bir bilseniz şaşar kalırdınız ben bile toplarken hayret ettim:)

Geçen hafta sonu inanılmaz  yoğun geçti. 40 çarşamba bir araya geldi hafta sonu kuzenimin oğlunun sünnet kınası ve düğünü vardı ve tesadüf bu ya ustaların işi anca bitti e malum kirada olduğumuzdan pazartesiye kadar evi boşaltıp ay başında anahtarları teslim etmemiz gerekti e bunun içinde hızlı hareket etmemiz lazımdı. Biz de cumartesi temizlik işine başladık akşama kadar canımız çıktı evde kadın olmasına rağmen 
saolsun Demir'de hiç yardımcı olmadı bize. Biz o yorgunlukla bide kalktık kınaya gittik. Gitmesek inanılmaz ayıp olurdu .Tabanlarım sızlaya sızlaya cumartesi gecesini atlattık.Eee atlattıkta noldu Pazar günüde düğün vardı Allahtan gündüz düğünüydü.Düğün çıkışı rahatsız insanlar topluluğu annem ben eşim ve tabiiki Demir kalktık yazlığa gittikMalum 31 Mayıs çevre temizlik vergilerinin son günüydü ve yazlığın vergilerinin yatırılması gerekiyordu. Annem pazartesi sabahı hızlıca işini halletti ve yola çıktık . Öğlen saat 1 de evdeydik ve toparlanmaya başladık. Evi tamamen boşaltmamız akşam 8'e kadar sürdü ama canımız çıktı. Neyseki artık sonunda bütün eşyalarımızla yeni evdeyik yaklaşık olarak 60 koli yapmışımdır. Salı sabahı yerleştirme işine giriştik yardımcılar var ama herkes bi odadan beni çağırıyor onlara cevap vermek beni daha çok yordu .Salı akşamı artık herşeyin yeri belli oldu çarşamba günü yerleşme işini tamamen bitirdim ama bende bittim. 

Şimdi yeni evimizdeyiz yorucu bir ayı geride bıraktık. İnşallah sağlıkla huzurla otururuz ağzımızın tadı hiç bozulmaz.

19 Mayıs 2010 Çarşamba

Eldeki malzemelerle eksiklerle dolu gerçek anlamda ilk pastam...

Kız kardeşim pasta kursuna katıldı bende heyecanla onunla pasta yapacağım günü bekledim
Bu akşam annemlerde kaldım sırf pasta yapabilmek için ( sanki çok ihtiyacım varmış gibi:))
saat 22:00'de başladığımız maceramız hızlandırılmış şekilde 00:00'de bitti.Arkamızdan atlı koştururmuşcasına hızlıca muzlu bir pasta yaptık. Elimizde olan ve pastamıza yetmeyen şeker hamuru ile kapladık ve dolapta dinlenmeye bıraktık. Amacımız bu akşam midemize indirebilmekti. Pasta'nın her türünü çok severim.
Kimileri şerbetli,sütlü tatlıları severken ben tercihimi genelde pastadan yana kullanırım hepte pastaneden aldığım pastalar gibi pasta yapabilmeyi hayal ederim.
Bu akşamdan sonra ilk işim Eminönü'nde pasta malzemeleri satan bir dükkana saldırmak ve ihtiyacımız doğrultusunda malzemeleri almak ve bu işi ilerşetmek olacak.
Kesinlikle ticari amaç gütmeden canım her istediğinde kendi mutfağımda canımın istediği tatları yaratmak. 
İşin püf noktalarını bildikten ve elinde malzemen olduktan sonra işler kolaylaşıyor geriye el becerisi ve yaratıcılık kalıyor sanırım.
Bu akşam bir ilkti ,bundan sonra devamının geleceğini bilin ve
 beni takip edin:)))

pandispanyam...

fırında

kremam pişiyor..

hmm nefis oldu...

şekilsiz pastam ...

elimizdeki az şeker hamuruyla şekilsiz bir şekilde kaplandı dolapta dinleniyor...

Gerçekten uykumuz gelmemiş olsaydı pastamıza bu kadar kötü davranmaz en güzel şekilde süslerdik
ama kardeşimle ikimizinde tek amacı bir an evvel bitmesi ve hemen kesip yememiz
çektiğim resimleri sıcak sıcak buraya eklemek istedim bu arada kardeşim dayanamadı ve uyudu
ben bu kadar beklemenin sonunda 1 dilim yemeden yapamayacağım.
bu arada demir ne mi yapıyor ?
Uyuyo canım oğlum:)) dünyadan bi haber vaziyette:)








18 Mayıs 2010 Salı

Gülümseyinn...



2010 YILINDA YAŞAMAK
1. Şifrenizi yanlışlıkla mikro dalga fırınınıza girmeye çalışıyorsanız
2. Gerçek iskambil kâğıtlarıyla yıllardır fal bakmadığınızı fark ettiyseniz.
3. 3 kişilik ailenize ait 15 adet telefon numaranız varsa
4. Yan masada çalışan arkadaşınıza e-mail gönderiyorsanız.
5. Arkadaşlarını ve yakınlarını arayamama sebebin e-mail adreslerinin olmamasıysa
6. Alışverişten dönerken evinizde aldıklarınıza taşımaya yardım edecek birinin olup olmadığını anlamak için cep telefonunuzu kullanıyorsanız.
7. Televizyondaki her reklâm, ekranın altında bir web adresi içeriyorsa
8. Hayatınızın ilk 20, 30 belki de 60 yılında sahip olmamanıza karşın, bugün evinizden cep telefonunuzu almadan çıkmak sizde paniğe yol açıyor ve almak için geri döndürüyorsa.
10. Sabah uyandığınızda kahvaltıdan önce online oluyorsanız
11. Gülümserken başınızı yana yatırıyorsanız  :)
12. Bu yazıyı okuyorsanız, başınızı sallıyor ve gülümsüyorsanız
13. Daha da kötüsü, bu maili kimlere forward edeceğinizi şimdiden biliyorsanız.
14. Listede 9. maddenin olmadığını fark edemeyecek kadar meşgulseniz.
15. Yukarı çıkıp listede 9. madenin olup olmadığını kontrol ettiyseniz.
VE ŞU AN KENDİ KENDİNİZE GÜLÜYORSANIZ
2010 YILINDA YAŞIYORSUNUZ DEMEKTİR.

Çok beğendim paylaşmadan geçemeyeceğim...




KAVANOZ VE KAHVE



Ne zaman; hayatında bazı şeyler çekilmez hale gelirse,


Ne zaman; yirmi dört saat kısa gelmeye başlarsa,

O zaman; kavanoz ve iki fincan kahveyi hatırlayınız…

İşte kavanoz ve iki fincan kahvenin hikayesi şöyle;
Bir gün bir felsefe profesörü, elinde bazı malzemelerle derse gelir.
Ders başladığında;
Hiçbir şey söylemeden, önüne büyükçe kavanozunu alır.



Sonda da kavanozu ağzına kadar tenis topları ile doldurur.

Ardından öğrencilerine kavanozun dolup dolmadığını sorar…
Bütün öğrenciler hep bir ağızdan dolduğunu söylerler.
Bunun üzerine;
profesör önündeki kutulardan birinden aldığı çakıl taşlarını, kavanoza döker.
Çakıl taşları kayarak, tenis toplarının aralarındaki boşlukları doldurmaya başlar.
Profesör yeniden kavanozun dolup dolmadığını sorar.
Öğrenciler yine hep birlikte;
‘evet doldu’ derler.
Profesör bu defa da, masanın üzerindeki diğer kutuyu eline alır ve içindeki kumu yavaşça kavanoza döker.
Tabii ki kumlar da çakıl taşlarının aralarındaki boşlukları doldurur.
Profesör yine aynı soruyu sorar.
Öğrenciler de yine koro halinde ‘evet doldu’ derler.
Profesör bu kez ise masanın altında hazır bekleyen iki fincan kahveyi alır.
Başlar kahveyi kavanozun içine dökmeye.
Bu kez de kahve de kumların arasında kalan boşlukları doldurur.
Bunun üzerine öğrenciler gülmeye başlar…
Ardından profesör öğrencilerine nasihat etmeye başlar;
‘Bu kavanoz sizin hayatınızdır.
Tenis topları;
Hayatınızdaki önemli şeylerdir.
Yani aileniz, çocuklarınız, sağlığınız, arkadaşlarınız gibi.
Diğer şeyleri kaybetseniz de, bunlar hayatınızı doldurmaya yeter.
Çakıl taşları ise;
Sizin için daha az önemli olan diğer şeylerdir.
Yani işiniz, eviniz, arabanız gibi.
Kum ise;
diğer ufak tefek şeylerdir.
şayet kavanoza önce kum doldurursanız;
Çakıl taşlarına ve özellikle de tenis toplarına yeterli yer kalmaz.
Aynı şey hayatımız için de geçerlidir.
Vaktinizi ve enerjinizi;
ufak tefek şeylere harcar, israf ederseniz;
Bu defa da önemli şeyler için vakit kalmayacaktır.
Dikkatinizi mutluluğunuz için önemli olan şeylere çevirin.
Çocuklarınızla oynayın.
Sağlığınıza dikkat edin.
Sevdiklerinizle yemeğe çıkın.
Evinizin ihtiyaçlarını karşılayın.
Öncelikle tenis toplarını kavanoza yerleştirin.
Öncelikleri, sıralamayı iyi bilin.
Gerisi hep kumdur…’

Bu arada bir öğrenci merakla şu soruyu sorar;

‘Hocam peki, o iki fincan kahve nedir?’
Profesör gülerek cevaplar ;
‘Bu soruyu bekliyordum.
Hayatınız ne kadar dolu olursa olsun;
Her zaman dostlarınız ve sevdiklerinizle bir fincan kahve içecek kadar yer vardır…

17 Mayıs 2010 Pazartesi

Heyyoooo....
İlk Blog Ödülümü canım arkadaşım Burcu'dan aldım:)
Teşekkür ediyorum çok çok çooook...
Böyle durumlarda ne yapılır bilmiyorum ama çok sevindim
tekrar teşekkür ederim arkadaşım:)))

8 Mayıs 2010 Cumartesi




İlk Anneler Günüm...
Ben işim gereği özel günlerde hep çalışıyor olurum ama çalışmam kutlamamam anlamına gelmiyor:)
Mesela Sevgililer Günü,Anneler Günü,Yılbaşı vs.
Ufakta olsa mutlaka hediyemi alır sabah erken saatte bir çiçekle sahibine ulaştırırım.
Seviyorum hediye almayı özel gün kutlamayı balık burcu olduğumdan olsa gerek:)
Ama bu sene her zamankinden çok farklı çünkü artık bende bir anneyim...
Hemde çook taze bir anne 3,5 aylık:)
Oğlum canım benim ona her baktığımda iyi ki doğurmuşum diyorum.
Ben yarın sabah oğlumu koklayıp sabah 7'de işe geleceğim ve bir çok evlat annesini sevindirmek için gelip benden çiçek alacak.Yarın yoğun,yorucu bir o kadarda keyifli ve güzel bir gün olacak.

Lütfen annelerimize  olan sevgimiz,saygımızı senede 1 güne değil bir ömre yayalım her seferinde sevgiyle kucaklayıp onları ne kadar çok sevdiğimizi söyleyelim .Ben öyle yapıyorum:))
Şimdiden tüm Annelerin bu güzel gününü kutluyorum...

4 Mayıs 2010 Salı

Eskiyi yeni yapmak


Eveeet evi tuttuk istediğim oldu,
ama bir sorun var içerisi tadilat istiyor hemde ciddi bir tadilat
mutfak,banyo kesin yapılmalı
badana-boya aynı şekilde olmazsa olmaz
bakalım ustalarla görüşmelere başladık
ilerleyen günlerde evin önceki ve sonraki hallerini koymaya başlıcam
inşallah istediğim gibi olur...
bu işler zor işler...


26 Nisan 2010 Pazartesi

Nisanın son haftasonundan arta kalanlar...

Bir haftasonunu daha geride bırakıp gene sıkıcı bir pazartesi gününü yaşıyorum.Bir yığın ödemeyle bugünüde bitirmek üzereyim kazasız belasız:).
Cuma günü arkadaşlarımızla yemeğe gittik.Benim uslu oğlum güzel güzel oyuncaklarıyla oynadı ve tam zamanında uykuya daldı,sorunsuz keyifli bir akşamdı ancaaak...
Cumartesi günü kayınvalidem İstanbula geldi ve doğal olarak hepimiz evinde toplaştık.Demir şaşkınları oynadı resmen herkese 5 karış suratla baktı. O bıcır bıcır konuşkan çocuk gitti yerine asık suratlı huysuz bir çocuk geldi.Babaannesini ilk kez gördü görür görmezde bastı yaygarayı.Ev tam bir curcunaydı Demirle birlikte 3 çocuk hepimize yettide arttı bile. Demir'in 8 yaşında kız ve 17 aylık erkek kuzeni var. Onlar yerlerinde durmadıkça benimki dahada sıkıldı ve huysuz huysuz oturdu. Neyseki çok geç vakte kalmadan evimize geldikte rahat ettik. 
Pazar sabahı gene güle oynaya uyandık,öpüştük,koklaştık oğlumla ve babamızın uyanmasını bekledik.Bir önceki günden Pazar sabahı kahvaltı sözü almıştık çünkü.
Babamız uyandığında Demir'in tüm enerjisi bitmiş vaziyette uykuya dalmıştı bile.Bizde hazır Demir uyuyorken giyinip hazırlandık ve kendimizi hemen dışarı attık. Benim favori kahvaltı mekanım Karaköy'de bulunan Namlı Gurme'dir.Geçen hafta bize çok yakın bir yere Ataköy Alışveriş Merkezine şube açtılar. Buna benim kadar sevinen olamazdı sanırım.Güzel havayı fırsat bilerek Namlı'nın terasında aldık soluğu.Öyle kalabalıktı ki 10 dk.oturmak için yer aradık. Demir hala mışıl mışıl uyuyordu taa ki siparişlerimiz gelene kadar.Demirin böyle bir olayı var yemekten önce uyuyan adam yemek geldiğinde tam yemeğe başlayacağım sırada o boncuk gözlerini açıyor.Neyse ki anakucağında oyuncaklarıyla oyalandıda bizde rahat kahvaltı ettik.


Yeni açılan bir yerde olan tüm sorunlar Ataköy Namlı'da mevcuttu bu pazar ,kahvaltıya gelenler maalesef pek memnun kalmadılar.Çok kalabalıktı ve servis yetersiz kalıyordu.Açıkcası bende Karaköy'deki lezzeti bu sorunlar yüzünden Ataköy'de pek alamadım alelacele sıkıntıyla edilen bir kahvaltıydı.Sürekli eksiklikleri servis elemanlarına hatırlatmak zorunda kalmaktan ne yediğimizi anlayamadık.Hatta eşim en sonunda o kadar sinirlendi ki bir daha buraya gelmem dedi:( İnşallah kısa sürede dün sabahki kaosu çözerler ve servisi düzeltirler.

Kahvaltı kaosundan sonra arkadaşlarımız da geldi tabi artık Demir'de yattığı yerden sıkılıp çoktan kucağımızdaki yerini almıştı.Elden ele dolaşarak ,masayı kurcalayıp keyif çığlıkları atarak güneşin tadını çıkardı.Epey bir oturduk güneşin altında iyide geldi valla:)


Akşama doğru Büyükçekmece'ye balık yemeğe gittik.Büyükçekmece sahili öyle güzel ve bakımlı ki çok seviyorum etrafıma bakına bakına yemek yemeği.Hele havalar daha ısındığında çok daha keyifli oluyor.Demir masaya el atmaya alıştı bi kere durur mu.
Anne al beni kucağınada şuraları bir karıştırayım der gibi gözümün içine bakarken onu anakucağında bırakamayıp kucağıma aldım ve aynen yavru bir kedi gibi eliyle herşeye dokundu. 

Bu sabah herzamanki gibi işe gelmeden önce Demir'i anneme bıraktım.Öğleden sonra bir bakmaya gittim ki annem bir soluka şikayetleri sıraladı.Demir bütün gün huysuzluk etmiş ağlamış,uyumamış anca camdan dışarı bakınca sakinleşebilmişti.Giydirip dışarı çıkarmaya karar verdik işe geldik beraberce.Burdakiler hemen kucakladırlar biraz oynadılar bi baktıkki gözler gidiyor.Mamasını verdiğimiz an uyudu. Tipe bakarmısınız evde bu kadar rahat uyumaz.



Anlıcağınız Demir tam bir açık hava adamı biz bu gidişle yatağını balkona hazırlarız:))


Eğer Taşınabilirsem....

Aşağıda okuyacaklarınız eğer taşınabilirsem planlarım.

Şimdi ki evimde 3 senedir oturuyorum...
Evi ilk gördüğümde işin içinden nasıl çıkıcaz diye düşündük. Evlilik telaşı ve hevesle ufak tefek tadilatlarla yaşanılabilir bir ev haline getirdik. İlk hali akıl almaz bir durumdaydı şimdiki aklım olsa heralde girişmez uğraşmazdım:) ilk hali ve şimdiki halini görenler inanamıyor, bu durum aynen "bakılırsa bağ bakılmazsa dağ olur" sözünün ne kadar doğru olduğunu gösteriyor.Evim küçük kutu gibi ama artık biz 3 kişiyiz ve Demirin eşyaları bizimkinden fazla nerdeyse:)
Artık taşınmalıyız...
İlk önce gene kiralık ev arayışına girdik.Biz senelerdir Yeşilköy-Yeşilyurt'ta oturuyoruz bu yüzdende başka bir semt aklımın ucundan dahi geçmiyor açıkcası. Eee evim,işim ve annem üçgeninde mekik dokuyorum sürekli bu durumdada gene yakınlarda olmalıyım.Ama insanlar berbat evlere dudak uçuklatan kiralar istiyor. Daha sonra ev alalım dedik ama teoride hala pratikte hiç bişi yapmış değiliz.
Ve tesadüf bu ya annemin apartmanında bir daire boşalıyor kiralık oleeyy ...
Ev almış kadar seviniyorum çünkü bu apartmanı çok seviyorum.
İşime çok yakın,çarşıya çok yakın,ferah ve aydınlık bir ev.
Ama kocamı kandıramıyorum bir türlü.Bakalım 1-2 güne kadar anahtarı gelecek ve içini görücez inşallah bir badana-boya ile işin içinden çıkabiliriz çünkü eşim anca bu şekilde taşınabileceğimizi söyledi.
Acaba ben önceden gidip bişiler yapsamda evi şirinmi göstersem???...:)

Şimdiden içimde sevinçten kelebekler uçuşuyor.Değişiklikleri çok seviyorum çünkü.
İnşallah bu evi tutarız diye sürekli dua ediyorum resmen çünkü gerçekten istiyorum.
dekorasyonla ilgili ne varsa sürekli okuyorum takip ediyorum.
Ben zaten zamanında İç Mimari&Dekorasyon okumak istiyordum kısmet değilmiş benim işimde çok zevkli zaten.

Hemen taşınırken yapılacakların ufak bir listesini yaptım bile:))
Allahtan evin içini şeklini ben iyi biliyorum(annemde aynı apartmanda oturduğundan)

1- Badana-boya ve parkeler sistre cila yapılacak.
2- Şu anda kahve-bej renginde olan Köşe koltuk takımım kaplamaya gidecek siyah renk kumaşla kaplanıcak modelindede ufak değişiklikler yapılacak.Üzerine evin diğer renklerine uygun renklerde yastıklar yapılacak.


3- 2 adet tekli koltuk ve puf iskeleti siyah lake kaplanıp siyaha zıt bir renk kumaşla kaplanacak.(Kırmızı,mor veya fuşya kadife bu 3 renge bayılıyorum bakalım hangisini seçebileceğim.)

4- Salona uyumlu 2 adet avize alınacak.

Çok şükür evde yapılacak en büyük işlerim bunlar, zaten eşyalarımın hepsi yeni koltuklarımı kaplatmasamda olur belki ama değişiklik iyidir.Herzaman ki gibi illede İKEA ya uğrayacağım.Ufak tefek alıcak şeyler kesin bulurum.
Bir çok dekorasyon dergisinin sayfalarını çevireceğim ve internette dekorasyonla ilgili bir çok sayfayı tıklayacağım ve bunları yaparken çok keyif alacağım.

İYİ FİKİRLER...
Çok beğendim evdeki eski bir ekmek tahtasını istediğiniz renge boyayıp üzerine eski anahtarlar veya değişik objeler yapıştırın altınada kanca takmayı unutmayın. Evinizin girişine asabileceğiniz süper kolay ve ucuz bir anahtarlık ben bayıldım hemen yapmayı düşünüyorum...



Bu kırmızı koltuklara bayıldııııımmm...