26 Nisan 2010 Pazartesi

Nisanın son haftasonundan arta kalanlar...

Bir haftasonunu daha geride bırakıp gene sıkıcı bir pazartesi gününü yaşıyorum.Bir yığın ödemeyle bugünüde bitirmek üzereyim kazasız belasız:).
Cuma günü arkadaşlarımızla yemeğe gittik.Benim uslu oğlum güzel güzel oyuncaklarıyla oynadı ve tam zamanında uykuya daldı,sorunsuz keyifli bir akşamdı ancaaak...
Cumartesi günü kayınvalidem İstanbula geldi ve doğal olarak hepimiz evinde toplaştık.Demir şaşkınları oynadı resmen herkese 5 karış suratla baktı. O bıcır bıcır konuşkan çocuk gitti yerine asık suratlı huysuz bir çocuk geldi.Babaannesini ilk kez gördü görür görmezde bastı yaygarayı.Ev tam bir curcunaydı Demirle birlikte 3 çocuk hepimize yettide arttı bile. Demir'in 8 yaşında kız ve 17 aylık erkek kuzeni var. Onlar yerlerinde durmadıkça benimki dahada sıkıldı ve huysuz huysuz oturdu. Neyseki çok geç vakte kalmadan evimize geldikte rahat ettik. 
Pazar sabahı gene güle oynaya uyandık,öpüştük,koklaştık oğlumla ve babamızın uyanmasını bekledik.Bir önceki günden Pazar sabahı kahvaltı sözü almıştık çünkü.
Babamız uyandığında Demir'in tüm enerjisi bitmiş vaziyette uykuya dalmıştı bile.Bizde hazır Demir uyuyorken giyinip hazırlandık ve kendimizi hemen dışarı attık. Benim favori kahvaltı mekanım Karaköy'de bulunan Namlı Gurme'dir.Geçen hafta bize çok yakın bir yere Ataköy Alışveriş Merkezine şube açtılar. Buna benim kadar sevinen olamazdı sanırım.Güzel havayı fırsat bilerek Namlı'nın terasında aldık soluğu.Öyle kalabalıktı ki 10 dk.oturmak için yer aradık. Demir hala mışıl mışıl uyuyordu taa ki siparişlerimiz gelene kadar.Demirin böyle bir olayı var yemekten önce uyuyan adam yemek geldiğinde tam yemeğe başlayacağım sırada o boncuk gözlerini açıyor.Neyse ki anakucağında oyuncaklarıyla oyalandıda bizde rahat kahvaltı ettik.


Yeni açılan bir yerde olan tüm sorunlar Ataköy Namlı'da mevcuttu bu pazar ,kahvaltıya gelenler maalesef pek memnun kalmadılar.Çok kalabalıktı ve servis yetersiz kalıyordu.Açıkcası bende Karaköy'deki lezzeti bu sorunlar yüzünden Ataköy'de pek alamadım alelacele sıkıntıyla edilen bir kahvaltıydı.Sürekli eksiklikleri servis elemanlarına hatırlatmak zorunda kalmaktan ne yediğimizi anlayamadık.Hatta eşim en sonunda o kadar sinirlendi ki bir daha buraya gelmem dedi:( İnşallah kısa sürede dün sabahki kaosu çözerler ve servisi düzeltirler.

Kahvaltı kaosundan sonra arkadaşlarımız da geldi tabi artık Demir'de yattığı yerden sıkılıp çoktan kucağımızdaki yerini almıştı.Elden ele dolaşarak ,masayı kurcalayıp keyif çığlıkları atarak güneşin tadını çıkardı.Epey bir oturduk güneşin altında iyide geldi valla:)


Akşama doğru Büyükçekmece'ye balık yemeğe gittik.Büyükçekmece sahili öyle güzel ve bakımlı ki çok seviyorum etrafıma bakına bakına yemek yemeği.Hele havalar daha ısındığında çok daha keyifli oluyor.Demir masaya el atmaya alıştı bi kere durur mu.
Anne al beni kucağınada şuraları bir karıştırayım der gibi gözümün içine bakarken onu anakucağında bırakamayıp kucağıma aldım ve aynen yavru bir kedi gibi eliyle herşeye dokundu. 

Bu sabah herzamanki gibi işe gelmeden önce Demir'i anneme bıraktım.Öğleden sonra bir bakmaya gittim ki annem bir soluka şikayetleri sıraladı.Demir bütün gün huysuzluk etmiş ağlamış,uyumamış anca camdan dışarı bakınca sakinleşebilmişti.Giydirip dışarı çıkarmaya karar verdik işe geldik beraberce.Burdakiler hemen kucakladırlar biraz oynadılar bi baktıkki gözler gidiyor.Mamasını verdiğimiz an uyudu. Tipe bakarmısınız evde bu kadar rahat uyumaz.



Anlıcağınız Demir tam bir açık hava adamı biz bu gidişle yatağını balkona hazırlarız:))


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder